Ellerimizde telefonlarımız,
tabletlerimiz, bilgisayarlarımız, evimizin her köşesinde televizyonlarımız yer
alırken teknolojiyi çok iyi kullandığımızı düşünüyoruz. Biz bunları kazanırken
neleri kaybettiğimizi ne zaman fark edeceğiz, Teknoloji her geçen gün kendini
yeniliyor ve bizlere daha çok hükmediyorlar. Evden çıkarken cep telefonunu
unutarak çıksak sanki bir kolumuz ya da bir ayağımız evde kalmış gibi hissetmeyen,
internet kesilince ailemizden biri hastaneye kaldırılmış gibi olmayan,
elektrikler kesilince zindana atılmışız gibi hissetmeyen kaç kişiyiz hiç
düşündünüz mü?
Öyleyse bu gün gelin sadece
televizyon ile ilgili birlikte düşünelim.
Bizler teknolojik aletleri yerinde
kullanmak yerine; onlara bağımlı birer birey olduğumuzu fark etmeliyiz ve
ailelerimizi bu durumla ilgili bilgilendirmeliyiz. Aynı evin içinde yaşayan
aile bireyleri birbirlerinden habersiz, her geçen gün ben duygusunun arttığı,
biz olma duygusunun azaldığı, evlerimizde bulunan televizyonların kapalı kaldığı
zaman her geçen gün kısaldığı, aile bireyleri artık birbirinden çok dizi ve
filim karakterlerini tanıdığı bir dönemde yaşıyoruz.
Yeni doğan ve hareketleri seçmeye
yeni başlayan çocuklarımızın dikkatini televizyon çektiği andan itibaren
dünyayı tanıması için yavrularımızı televizyona bağımlı hale getiriyoruz.
Reklam izlerken yemek yedirmeler, biraz büyüyünce ortalığı dağıtma git çizgi
filme bak, daha sonrası ise muamma. Çocuk yataktan kalkar kalkmaz televizyonun
kumandasını eline alıyor ve hiç bırakmıyor. Biz bunun zararını ne zaman
anlıyoruz; okula başlayınca. Aile çocuğum ders çalışmıyor, ödev yapmak
istemiyor diye şikâyette bulunuyor. Çocuğu zorla televizyon bağımlısı yaptınız.
Yine televizyon seyretmek istiyor.
Asıl tehlikeli başka bir boyut ise küçük yaştaki
çocuklarda her geçen gün hızla artan Atipik Otizm tanısı (Atipik otizm, başka türlü adlandırılamayan
yaygın gelişimsel bozukluk olarak da isimlendirilir. Yaygın gelişimsel
bozukluğu yelpazesinde yer alan diğer gruplara ait özellikleri taşımayan
çocuklar için kullanılan bir adlandırmadır) Bunun en büyük sebepleri arasında
aşırı televizyon seyretme gösterilmektedir.
Bizler aile olma bilincini hızla kaybediyoruz. Eşler
birbirini, anne- babalar çocuklarını, çocuklar anne-babalarını, akrabalarımızı,
dostlarımızı tanımakta güçlük çekmeye başladık. Ama televizyonda çıkan birçok
karakteri daha iyi tanıyoruz. Velhasıl bizi biz yapan değerlerimizi her geçen
gün kaybediyoruz.
- En son aile içinde tüm bireylerin
katılımı ile şöyle bir saatlik sohbeti ne zaman yaptık?
-Yemek yerken televizyonu ne zaman
kapattık?
- En son evimizde bu gün televizyon hiç
açılmadı cümlesini ne zaman kurduk?
-Anne-babamızı yada bir yakınımızı
ziyarete gittiğimizde televizyonu kapatıp ne kadar sohbet edebildik? ….vs
Kitap
okunmayan aileler için başlangıçta; okuma için ayırdığımız zamanın beş katı
televizyon seyretsek; çok hoş olur herhalde, çoğu evde televizyon hiç açılmaz. Hiç
televizyon seyretmeyin demiyorum; seyredin ama bir ölçütü olsun. Böylece televizyon bağımlısı olmaktan
kurtuluruz. Kumanda bize hükmetmez, çocuklarımızı bağımlı yapmayız, örnek bir
aile olarak çevremizle daha fazla iletişim kurarız, sorunları daha yakından
gözlemler ve daha kısa sürede çözüm üretebiliriz.
Bizi biz
yapan değerlerimizi hatırlar ve eski samimi aile ortamlarına olan özlemlerimizi
çocuklarımızla paylaşabiliriz. Her akşam tek taraflı iletişim araçlarının
tamamını kapatıp bir saat ailemizle zaman geçirmek için bu gün bir başlangıç
olsun.
Hakan BOZDOĞAN
Yorumlar
Yorum Gönder