nadasa bırakılmış bir arazi: kalbimiz


Gerçek sadece ona yüklediğimiz anlam sayesinde gerçektir.Bu, mutlak gerçeğin olmadığı anlamına gelmez.Bilakis mutlak gerçeğin olduğunu kanıtlar ve bizim de o gerçekten algımız nisbetince bir şeyler aldığıza işaret eder.Nasıl gözümüzde kör nokta varsa zihnimizde de gerçeği yorumlayarak algılamaktan kaynaklanan kör noktalar, balta girmemiş ormanlar mevcuttur.Kör noktalar gerçeği görmemize engel olan noktalardır.Ama her iki gözdeki kör noktalar farklı bölgelerde olduğu için birinin eksiğini diğeri tamamlar ve çevremizi net bir şekilde algılamamızı sağlar.Peki bir gözümüzün göremediğini diğeri tamamlıyor da zihnimizin göremediğini ne tamamlıyor veya tamamlamalıdır? Bence kalp tamamlamalıdır.Çünkü kalbimiz doğuştan kör noktası olmayan tek organdır.Ona kör noktayı kişinin bizatihi kendisi ekler.Eğer kalbimizi yaptığımız kötü şeylerle karartıp köreltmezsek zihnimizin faaliyetlerini değerlendirmemize katkıda bulunacak bir mıkyas kazanırız.Bu mıkyastaki, bu terazideki ağırlıklar ise duygularımız olacaktır.Duygular düşüncelerin doğruluğuna karar verebilir mi?Düşüncenin ulaşamadığı yer aslında duygunun barınağı mı bilemem ama gelecek yazımda duyguların özgül ağırlıklarıyla düşüncelerin özgül ağırlıklarını karşılaştırmayı düşünüyorum.Esen kalın........

Yorumlar